SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İ’TİKAF

<< 952 >>

باب: الاعتكاف في العشر الأواخر، والاعتكاف في المساجد كلها.

1- Ramazanın Son On Gününde İtikaf Yapmak Bütün Mescitlerde İtikaf Yapmak

 

-لقوله تعالى: {ولا تباشروهن وأنتم عاكفون في المساجد تلك حدود الله فلا تقربوها كذلك يبين الله آياته للناس لعلهم يتقون}. /البقرة: 187/.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Mescitlerde itikaf yaparken hanımlarınızla ilişkide bulunmayın. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara böylece açıklıyor, umulur ki sakınırlar".[Bakara, 187]

 

حدثنا إسماعيل بن عبد الله قال: حدثنا ابن وهب، عن يونس: أن نافعا أخبره، عن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما قال:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يعتكف العشر الأواخر من رمضان.

 

[-2025-] Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle dedi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ramazan ayının son on gününde itikaf yapardı.

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن عروة بن الزبير، عن عائشة رضي الله عنها، زوج النبي صلى الله عليه وسلم:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يعتكف العشر الأواخر من رمضان حتى توفاه الله، ثم اعتكف أزواجه من بعده.

 

[-2026-] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in eşi Aişe (r.anha) şöyle dedi; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat edinceye kadar Ramazanın son on gülünde itikaf yapardı. Onun vefatından sonra hanımları bu itikafa devam etmişlerdi.

 

 

حدثنا إسماعيل قال: حدثني مالك، عن يزيد بن عبد الله بن الهاد، عن محمد بن إبراهيم بن الحارث التيمي، عن أبي سلمة بن عبد الرحمن، عن أبي سعيد الخدري رضي الله عنه: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يعتكف في العشر الأوسط من رمضان، فاعتكف عاما، حتى إذا كان ليلة إحدى وعشرين، وهي الليلة التي يخرج من صبيحتها من اعتكافه، قال: (من كان اعتكف معي فليعتكف العشر الأواخر، وقد أريت هذه الليلة ثم أنسيتها، وقد رأيتني أسجد في ماء وطين من صبيحتها، فالتمسوها في العشر الأواخر، والتمسوها في كل وتر). فمطرت السماء تلك الليلة، وكان المسجد على عريش، فوكف المسجد، فبصرت عيناي رسول الله صلى الله عليه وسلم على جبهته أثر الماء والطين، من صبح إحدى وعشرين.

 

[-2027-] Ebu Said el-Hudrî r.a. şöyle dedi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ramazan ayının ortasındaki on günde itikaf yapardı. Bir yıl itikaf yaptı. Yirmi birinci gece olunca -ki her zaman bu gecenin sabahında itikafından çıkardı- şöyle buyurdu: "Benimle birlikte itikaf yapanlar, son on günde itikaf yapmaya devam etsinler. Bana bu gece (kadir gecesi) gösterildi ancak unutturuldu. Ben (rüyamda) kadir gecesinin sabahında su ve çamur içinde secde ettiğimi gördüm. Öyleyse kadir gecesini son on günde arayın. Onu her tekli gecede arayın."

 

O gece öyle şiddetli yağmur yağdı ki mescidin tavanı hurma dallarından olduğundan tavanından sular aktı. Yirmi birinci gecenin sabahında gözlerimle Resulullah'ın alnında su ve çamurun izini gördüm.

 

 

AÇIKLAMA:     İtikafın Mescitte Olması Şart Mıdır?  Ayetin buna delil getirilme yönü şudur: Mescit dışında itikafın yapılması sa­hih olsa, cinsel ilişkinin haram kılınması sadece itikaf sebebiyle değil aynı za­manda mescitte bulunma sebebiyle de olurdu. Oysa cinsel ilişkinin itikafla çeliş­tiği konusunda icma vardır. Bundan anlaşılmaktadır ki mescitlerin zikredilmesi ile kastedilen, başka yerlerde itikafın olmayacağını anlatmaktır.

 

Ibnü'l-Münzir ayette geçen "mübaşera" kelimesinin cinsel ilişki anlamına geldiği konusunda icma bulunduğunu nakletmiştir.

 

Alimler itikafın meşru olması için mescidin şart olduğunda ittifak etmişlerdir. Hanefîler kadının evindeki mescitte yani namaz kılmak için ayrılan yerde itikaf yapmasını caiz görmüşlerdir. Şafiî'nin önceki görüşü de böyledir. Şafiîlerden bazılarına ve Malikîlere göre ise hem erkekler hem de kadınların mescit dışında itikaf yapmaları caizdir. Çünkü evlerde yapılan nafile ibadetler daha faziletlidir.

 

Ebu Hanife ve Ahmed İbn Hanbel itikafın yalnızca (Cuma ve bayram gibi toplu) namazların kılındığı mescitlere özgü olduğu görüşünü kabul etmiştir. Ebu Yusuf bunun yalnızca vacip itikafta şart olduğunu, nafile itikafın ise her mescitte yapılabileceğini söylemiştir.

 

Çoğunluk ise ayetin genel ifadesi sebebiyle İtikafın her mescitte yapılabile­ceği görüşünü benimsemiştir. Ancak kendisine Cuma namazı farz olanların Cu­ma kılınan bir camide itikaf yapmalarını Şafiî müstehap kabul etmiştir. Malik ise bunu şart kılmıştır. Çünkü bu ikisine göre itikaf Cuma namazına gitme ile kesin­tiye uğrar. İtikafa başlandığında bu kişiye vacip olur.

 

Zührî gibi seleften bir grup mutlak olarak bunun Cuma namazı kılınan bir camide olmasını şart koşmuş, Şafiî de önceki görüşünde bunu ima etmiştir.

 

Huzeyfe İbnü'l-Yeman itikafı yalnızca üç mescide, Ata yalnızca Mekke ve Medine mescidine, İbnü'l-Müseyyeb ise yalnızca Medine mescidine özgü kabul etmiştir.

 

 

İtikafın Süresi

 

İtikafın zaman bakımından üst sınırı olmadığında alimler ittifak etmişler, en az ne kadar olacağında ise ihtilaf etmişlerdir.

 

İtikafta oruç tutmayı şart koşanlar itikafın en az süresinin bir gün olduğunu kabul etmiştir. İbn Kudame'nin aktardığına göre oruç şartı ile birlikte bir günden aha az zamanda da itikaf yapılabileceğini kabul edenler vardır.

 

Malik'ten bir rivayete göre itikafın en azı on gün, bir başka rivayete göre ise bir yahut iki gündür.

 

İtikafta orucu şart koşmayanlara göre bunun en azı "kalma / bekleme / durma" denilebilecek en az sürenin geçmesidir. İtikafta oturmak şart değildir. Bir görüşe göre Arafat vakfesinde olduğu gibi yürüyüp geçmek yeterlidir.

 

 

İtikafın Bozulduğu Durumlar

 

Cinsel ilişki ile itikafın bozulacağı konusunda ittifak vardır.

 

Hasan ve Zührî şöyle demiştir: "İtikafta iken cinsel ilişkide bulunan kişiye kefaret gerekir". Mücahid "iki dinar sadaka verir" demiştir.

 

Cinsel ilişki dışındaki şeylerde ihtilaf edilmiştir. Dokunma konusunda üç görüş vardır. Bunların üçüncüsü "şayet erkek itikaf halinde iken kadına dokunduğunda kendisinden meni gelirse itikafı bozulur, değilse bozulmaz".

 

 

İtikafın Hükmü

 

Ebu Davud, Ahmed İbn Hanbel'den şunu rivayet etmiştir: "İtikafın sünnet olduğu konusunda alimlerden hiçbirinin farklı görüş belirttiğini bilmiyorum".